Yaşlanma hızı ölçümü – ORAC değeri

Ölçmeyi hepimiz severiz. Kilomuzu sık sık boyumuzu arada bir ölçeriz. Son yılların en moda ölçümlerinden biri de çocuklarımızın zekasını ölçtürmek. Yok artık demeyin inanılmaz popüler bir ölçüm. Ölçeriz ve bir de kıyaslama yaparız. Bazen dış sesle bazen de iç sesle. İşimize yarayıp yaramadığına pek bakmadan rakamlarla konuşmayı severiz.

Konu sağlığımız olunca daha dikkatli oluruz. Tansiyonumuzu, kan şekerimizi, D hormonumuzu, kan sıvısı içinde yer alan ölçtürebileceğimiz her şeyin değerini ölçtürür ve bunu düzenli aralıklarla yaptırmaya çalışırız. Adına da check-up deriz. Aslında amacımız sağlığımızı ölçmektir. Bunu da bedensel bütünlüğümüzün, yaşam kalitemizin, ruh ve akıl sağlığımızın, yaşam süremizin uzunluğunu garantilemek adına yaparız. Daha sağlıklı ve daha uzun yaşayabilmek yani sağlıklı bir uzun yaşama sahip olmak için.

Yaşamak için ilk neye ihtiyacımız var? Bebek doğduğunda ilk ne yapar? Soluk alıp verir. Yani ilk oksijene ihtiyacımız var. Soluğumuzu ne kadar tutabiliriz? Oksijensiz ne kadar yaşarız? Ama her soluk alıp verdiğimizdede ne oluyordu? Paslanıyorduk. Okside oluyorduk. Okside olmamak yani paslanmamak için ne yapıyorduk? Vücudumuzda antioksidan üretiyor ya da beslenme ile dışarıdan alıyorduk. Ya da yetmediğini düşünüp takviye almaya başlıyorduk. Bir önceki bölümde oksidan, antioksidan nedir uzun uzun konuştuk.

Antioksidanların vücut tarafından üretilenlerini, üretilemeyip beslenmeyle dışarıdan alınması gerekenlerden de bahsettik. Sorunumuzun okside olmamak değil, vücudumuzda oluşan oksidan antioksidan dengesini sağlayabilmek olduğunu artık biliyoruz. Bu dengeyi sağlayabilmek içinde beslenme yolu ile vücudumuza neler soktuğumuza dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü vücudumuz tarafından üretilen antioksidanların miktarı ve kalitesi beslenme yolu ile aldığımız besinlere bağlıdır. Ayrıca vücut tarafından üretilemeyip dışardan alınması gerekenler içinde beslenmemize dikkat etmeliyiz. Dönüp dolaşıp geldiğimiz yer midemizi neyle doldurduğumuzdur.

Besinler sadece enerji sağlamak için değildir. Vücudumuz denen bu biyoteknolojik harikanın sağlıklı işleyişini sağlamak içinde gereklidir. Bu işleyişin düzenli devamı da paslanmamaktan daha doğrusu oluşan paslarla, üretilen pas çözücüleri dengede tutmaktan geçer. Önemli olan vücudumuza besinlerle aldığımız pas çözücülerin nam-ı diğer antioksidanların miktarıdır. Yeterli miktarda antioksidanı beslenme ile aldığımızda sağlığımızın devamlılığını da sağlamış oluruz.

Peki yeterli antioksidan alıp almadığımızı nasıl anlarız? Yıllarca hastalanmayı mı bekliyeceğiz? Çünkü paslanmanın yani okside olmanın sonuçları ancak uzun yıllar içinde hastalıklar olarak karşımıza çıkar. Artık, vücudumuzda hangi organımız hassas ya da genetik yatkınlığımız hangi organa denk geliyorsa oradan hastalık sinyallerini almaya başlarız. Peki ne yapacağız? Ölçeceğiz tabiki.

Evet, vücudumuza aldığımız antioksidanların miktarını ölçebiliriz. Bunun için yapacağımız şey daha önceden ölçülmüş olan, antioksidan kapasitesi yüksek besinleri mutfağımızın baş köşesine koymak. Baltimore Ulusal Yaşlanma Enstitüsü tarafından geliştirilen, ORAC (Oksijen Radikal Absorbans Capacity) adı verilen, açılımı oksijen radikali absorbans yani emilim kapasitesi olan bu değer günümüzde aktif olarak kullanılan antioksidan ölçüm yöntemlerinden biridir.

Artık genç ve sağlıklı kalmanın yani yaşlanmamanın yolunu öğrendik. ORAC değeri yüksek besinlerle besleneceğiz. Bu kadar kolay.

ORAC değerinin en yalın anlatımını yapalım şimdi. Yiyeceklerin sindirimi sonucunda kanımıza geçen antioksidan maddelerin, yine vücudumuzda solunum sonucu oluşan oksijen radikallerini yani zararlılarını silip süpürmesi olarak ifade edebiliriz. Kısaca vücudumuzu serbest radikallerin oluşturduğu paslanmaya karşı koruyan antioksidan maddelerin, serbest radikalleri etkisiz hale getirme kapasitesini ölçebilmek için kullanılır. Besinin ORAC değeri ne kadar yüksekse pas çözme kabiliyeti o kadar yüksektir.

Diğer deyişle antioksidan etkisi ne kadar yüksekse ORAC değeri o kadar yüksektir.

Günlük beslenmemizle en az 3000 ideali 5000 ORAC değeri ve bu değerin üstüne çıkan beslenme tarzını sürdürmeye çalışmalıyız. Eğer 20000 ORAC değeri ve üstüne çıkabiliyorsak sağlığımız için mükemmel bir yatırım yapmış oluruz. Bizim yapmamız gereken gıdalardaki ölçülmüş olan antioksidan kapasitelerini göz önünde bulundurarak beslenmek. 

Artık akıllı besinler denen bir söylem hayatımıza girdi. Akıllı besinler antioksidan kapasitesi yüksek besinlerdir. ORAC değerinin artması antioksidan kapasitesinin artmasıdır. Antioksidanlar besin değildir ama sağlığımızın korunmasında yardımcı olan fonksiyonel gıda bileşenleridir. Bağışıklık sisteminin korunmasında da önemli rol oynarlar. Genel bir bilgi, bitkisel gıdaların ORAC değeri hayvansal gıdalardan çok fazladır. Gıdaların içinde farklı antioksidanlar farklı miktarlarda bulunduklarından dolayı, hücre içinde de farklı kimyasal reaksiyonlar verirler. Bunun için de besinlerin antioksidan kapasitelerinin belirlenmesinde farklı yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemlerle, belirlenen standart bir antioksidan maddenin serbest radikali bağlama veya oksidasyonu durdurma kabiliyeti ölçülür.

Gıdalardaki antioksidan kapasitelerini ölçebilmek için geliştirilmiş iki temel yöntem var. Bunlardan biri hidrojen atomlarının taşınması yöntemi (HAT) diğeri elektronların taşınması yöntemi (ET). Açılımına gelince, antioksidan kapasitesi yüksek besinler vücudumuzda oluşan serbest radikallere elektron ya da hidrojen vererek, aktararak onları etkisiz hale getirirler. Bunları sadece duymuş olalım diye söylüyorum o kadar. Şimdi bu iki yöntemde kendi aralarında birçok alt gruba ayrılıyor. Yok, tek tek sayıp can sıkmayacağım. En popüler birkaç tanesinin ismini söyleyeceğim.

Dakikalardır dinlediğiniz en çek bilinen ve popüler olan ORAC araştırmalarda en çok kullanılanı ve bilinenidir. Yine sadece duymuş olalım diye sayıyorum. TRAP yani toplam radikal absorbsiyon potansiyeli, FRAP yani demir iyonu indirgeyen antioksidan  güç yöntemi, CUPRAC yani bakırı indirgeyen antioksidan güç yöntemi, TEAC yani troloks eşdeğeri antioksidan kapasite yöntemi, FCR yani fenolik tayin yöntemi. Şimdi gelelim akıllı besinlerin neler olduğuna. 

Son yıllarda endüstriyel olarak içine çeşitli antioksidanlar, lifler, biyotikler katılmış yiyecekler üretilmeye başlandı. Ama konumuz bu yiyecekler değil. Antioksidan kapasitesi açısından en çok kullanılan ve en bilinen ORAC değeri yüksek besinlerden toprakta yetişmiş canlı olan yiyecekleri sayalım. Mor ve kırmızı renkli meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, çiğ kuruyemişler, baharatlar tabiki onların da mor ve kırmızı olanları sumak gibi, beyaz ve siyah çay, bitter çikolata, mor soğan, meyvelerin kurutulmuş ve koyu renkli olanları, kuru baklagiller.

Tek tek tüm yiyecekleri ve ORAC değerlerini rakamsal olarak saymak yerine, koyu renkli, canlı yani topraktan çıktığı gibi işlem görmemiş yiyeceklerle beslenmeye çalışmak bana göre daha mantıklı. Toprakta yetişmiş koyu renkli tüm taze besinler baharatlar dahil sakın atlamayalım soframızda yer almalıdır.

Sağlıkla kalın, sağlık aşkına.

Yorum bırakın