Sole — Su ve tuz mucizesi

Sole kelimesini sıvı güneş ışığı ya da sıvılaştırılmış ışık enerjisi diye açıklayabiliriz. Sole, sağlıklı içilebilir su ve kristal tuz ile hazırlanmış bir çözeltidir.

Kristal tuzun kafes yapısında sodyum ve klor iyonlarını birbirine bağlayan photenen denen ışık enerjisi, tuz çözündüğünde artık bu su ve tuz çözeltinin yapısındadır. Sole yoğunlaştırılmış enerjidir, sadece tuzlu su çözeltisi değildir. Suyun tuzla birleşmesi, tuzun pozitif iyonlarının suyun negatif kutupları ile sarmalanması ve aynı zamanda, tuzun negatif iyonlarının da suyun pozitif kutupları ile sarmalanmasıdır.

İyonlar sıvılaşarak suyun ve tuzun geometrik yapısını değiştirir ve ortaya üçüncü bir boyut diyebileceğimiz sole çıkar. Solenin kristalleşmiş sıvı yapısında, yaşamın oluşması için tüm elementler mevcuttur. Kristal tuzun içerdiği her elementin, kendine ait bir titreşim modeli vardır ve bu elementlerin titreşimleri bedenimizdekiyle aynıdır. Bedenimiz solenin sağladığı titreşimi 24 saat koruyabilir.

Bir düşünelim tatil denince neden aklımıza ilk deniz gelir? Genellikle deniz kenarlarına gitmeyi tercih ederiz. Çünkü, deniz suyu bedenimiz için tanıdık bir frekanstır.

Bedenimizdeki tuz yoğunluğu ile denizlerdeki tuz yoğunluğu birbiriyle uyumludur. En iyi kristal tuz bile % 97 sodyum klorür içerir. Ama aynı zamanda bedende olması gereken tüm mineralleri de içermektedir.

Sadece tuz ya da su, beden için tek başına yeterli değildir. Bu iki maddenin uyumlu birlikteliği beden için gereken yaşam enerjisini içerir ve canlılığı tetikler. Her ikisinin de birlikte tüketilmesi gerekmektedir. Tuz olarak halit, su olarak da ulaşabildiğimiz en sağlıklı suyu tüketmeliyiz. Ama modern yaşamda suyun yerini endüstriyel içecekler, kristal tuzun yerini de sofra tuzu aldı. Bunlar bize endüstrinin ve modern yaşamın kolaylıklar adı altında sunduğu dolaylı dayatmalar olsa da, biz bunları yaşamımızdan eleyebiliriz.

Şimdi diyelim ki bir araca sahibiz ve araç benzin ile çalışıyor. Siz aracın deposunu dizel ile doldurdunuz. Ne olur? Sole bedenimizdeki asit:baz dengesini düzenleyebilecek kabiliyete sahip mükemmel bir maddedir. Bedenimizde biriken kurşun, civa ve ağır metallerin çözünerek dışarı atılmasını sağlar.

Kireçlenmiş çaydanlığınızın içine sole koyun ve kaynatın. Solenin güçlü iyonal etkisi molekülleri çözer ve atılmasını sağlar. Aynısını bedenimizin için de düşünebiliriz. Ancak diş fırçalama gibi bir rutinle, soleden yararlanırsak bedenimiz için olumlu etkisini gözlemleyebiliriz. Sağlıklı bir beden % 80 baz, % 20 asittir. Sole ile bunu dengede tutmaya çalışmalıyız. Yok, bunun ölçümünü yaptıramayız; ama idrarımızın rengi bize en basit değerlendirmeyi verir. Tuza tatlandırıcı, suya da sadece susadığımızda aklımıza gelen maddeler gibi davranamayız. Her ikisi de beslenmemizin temel unsurudur.

Peki sole nasıl hazırlanır?

  1. Cam bir kabımız olmalı. Kavanoz, sürahi, şişe size kalmış.
  2. Kapağı mutlaka cam ya da plastik olmalı.
  3. İçine kristal tuz yani halit koyup, üzerine içme suyumuzu ekleriz.
  4. Tuz tamamen eridiğinde üzerine tekrar bir miktar kristal tuz ekleriz. Bunu sürekli tekrarlarız.
  5. Cam kaptaki su artık tuzu eritemeyince, yani suyun içinde erimemiş tuz kristalleri gördüğümüzde solemiz hazır demektir. 

Kuralımız, cam kabımızın içinde her zaman tuz kristalleri görmektir. Su eksilince su, tuz eksilince tuz katacağız o kadar. Böylece elimizde % 26’lık tuzlu suyumuz yani solemiz olacak. İçinde sadece su ya da sodyum ya da klor ya da iz elementler değil çözünmüş photonen denen saklı güneş enerjisi de vardır. Bana göre eksiksiz bir besin.

Kanımız % 94’lük tuzlu sudur. Hücrenin içi % 75’lik tuzlu sudur. Hücrenin dışı kan ile aynı oranda % 94 tuzlu sudur. Hücrenin içi ile hücrenin dışı arasında ki yoğunluk farkından dolayı osmoz dediğimiz bir madde taşıma gücü ile karşılaşırız.

Olay hücre içi ve hücre dışı sıvılardaki su ve tuz oranını dengelemeye, dolayısı ile vücudun ph’ını ayarlamaya çalışmaktan ibarettir.

Hiçbir zaman hücrenin içi ile dışı aynı tuz ve su oranına sahip olamaz. Bedenimiz buna izin vermez. Çünkü aynı tuz ve su yoğunluğu oluşursa, madde alış—verişi gerçekleşemez. Hücre enerji oluşturamaz. Enerji oluşturamayan hücre ölür. Hücre ölürse dokular, sonra organlar, sonra sistemler, sonrada biz ölürüz. Tablo net ve basit. Peki ne olcak? Osmoz olayının devamlılığı sodyum – potasyum pompası dediğimiz tüm hücrelerimizde iş gören bir sistemle gerçekleşir.

Yaşamın gizemi ve devamlılığı Na – K pompasında saklıdır.

  • Kristal tuz içinde sadece sodyum yoktur, potasyum da vardır.
  • Sofra tuzunda sadece sodyum vardır, ama sodyumun rol arkadaşı potasyum yoktur.
  • Tuz, su içinde çözündüğü zaman pozitif ve negatif gruplarına ayrılarak sürekli hücre içi ve dışında yer değiştirerek elektriksel bir akım oluşturur.
  • İnsan hücresinin içindeki sıvıda potasyum çoktur.
  • Hücre dışı sıvıda sodyum çoktur.

Maddenin taşınmasında, doğası gereği çok olan madde az olan yere doğru geçiş yapar. Potasyum dışarı çıkacak sodyum içeri girecektir. Ama asla hücrenin içi ile dışı arasında soyum ile potasyum miktarı eşit olamaz. Eğer olursa hücre ölür. Hücremiz enerji kullanarak dışarı çıkanları yani potasyumu içeri, içeri girenleri yani sodyumu dışarı atmaya çalışır. Bu böyle devam eder gider. Ama bunun için ortamdaki maddelerin çözünmüş olması yani su ile taşınması gereklidir. Böylece tüm hücrelerimiz üzerinde elektriksel bir hareketlilik sağlanmış olur.

Su ve tuzun hücrede hidroelektrik enerjisi üretimi doğadaki şimşek oluşumu gibidir. Canlıya yaşam bağışlar. Böylece bedenimizin gün içindeki, gerçekleştirmesi gereken gözlemlediğimiz ya da gözlemleyemediğimiz tüm yaşamsal aktivitelerin oluşmasını sağlarlar. Nefes almak, düşünmek, konuşmak, görmek, duymak, yazmak, koşmak, yürümek, hapşırmak, sindirmek gibi. Bedenimiz üzerindeki etkilerinin farkına varabilmek için, bedenin kendi kendini yenileyebilmesinin devamlılığını sağlamak için, yani detoks sürecini sürekli hale getirmek için düzenli olarak soleyi kullanmalıyız.

Her sabah yarım litre ılık suya bir çay kaşığı sole ekleyip, içerim ve günüm böyle başlar. Tansiyon probleminiz kutu kutu ilaç yutacak kadar değilse hiçbir sorun yaşamazsınız. Yaz aylarında çay kaşığı yerine tatlı kaşığı kullanırım. Çünkü ter yoğunlaştırılmış idrardır ve beden de çok tuz atar. 

Yazın soğuk sole içine limon sıkarsanız, inanın başka hiç bir soğuk içeceğe ihtiyaç duymazsınız. Soleyi yaşamımıza kattığımızda önemli olan tükettiğimiz miktar değildir. Birkaç damlası bile yeterlidir. Önemli olan düzenli olarak, diş fırçalar gibi rutin bir şekilde yapılmasıdır. Gün içinde de içilebilir. Alışkanlık haline getirilmesi yeterlidir. Solemize, eksildikçe tuz ve su eklemeli, içinde hep tuz kristalleri görmeliyiz. Özel bir saklama koşulu ya da son kullanım tarihi yoktur. Çünkü içinde mikrop, mantar ya da virüs yaşayamaz. Steril bir çözeltidir. Ayrıca yemeklerimize, turşularımıza, salata soslarımıza eklemeli, mutfakta kullanabildiğimiz her türlü şekilde kullanmalıyız. Mutfağımızın dışında da kullanabiliriz. Eminim hepimiz burnumuza tuzlu su yıkaması yapmışızdır. Ya da tuzlu su ile gargara yapıp boğazımızı rahatlatmışızdır. Bir eklemimiz burkulduğunda tuzlu soğuk su kompresi deneyimimiz vardır.

Bir de flotaryum denen özel bir sole banyosu vardır. Bulursanız kaçırmayın derim. Ama genelikle epsom tuzu hazırlanmaktadır. Gerçek kristal tuz ile hazırlanan bulabilirseniz mutlaka deneyin. Epsom tuzu ne mi? Magnezyum sülfat olarak bilinir. Flotaryumun en yakın şeklini Lut Gölü’nde deneyimlemiştim.

Flotaryum havuzunda suda batmadan süzülürken, hiç bir şey duyamaz ve göremezsiniz. Bir kapsül içinde, dış ortamdan tamamen izole olursunuz. Ana rahmindeki ortama dönüş olarak düşünebiliriz.

Çevrenizde gerçek kristal tuz ile hazırlanmış flotaryum bulursanız deneyimlemenizi tavsiye ederim. Yoksa canımız sağolsun. Evde kendimize sole banyosu hazırlayabiliriz. Küvetimiz yaklaşık yüz litre su alır. % 1’lik sole çözeltisi için 1 kilogram kristal tuz kullanarak banyomuzu hazır hale getirebiliriz. Yorgun olduğumuzda, hastalanmaya başladığımızı hissettiğimizde ya da sadece kendimizi şımartmak istediğimizde kullanabileceğimiz köpük banyolarına göre çok daha sağlıklı ve doğal bir banyodur. Sıhhatler olsun. 

Sağlıkla kalın, sağlık aşkına!

Yorum bırakın